İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIKLARINDA EKSTRAİNTESTİNAL BULGULAR
İnflamatuvar barsak hastalıkları (İBH) hakkındaki ilk bilgiler 18. yüzyıl da düzenli olarak bildirilmeye baÅŸlamıştır. 1909 yılında Hawkins Ülseratif Kolit'i (ÜK), 1917 yılında Crohn ve Oppenheimer ; Crohn Hastalığın'ı (CH) modern anlamda tanımlamışlardır. Ancak bu dönemdeki bilgilerimiz "CH için terminal ileuma lokalize inflamatuvar karekterli olduÄŸu" gibi son derece sınırlı idi. 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren İBH'nın sistemik özellikler gösterdiÄŸinin farkına varılmıştır. Genetik, moleküler biyoloji , immunoloji gibi dallarda olaÄŸan üstü geliÅŸmeler sonucu İBH'nın gastrointestinal sistem dışı (ekstraintestinal) belirtileri daha iyi anlaşılmış ve sınıflandırılmıştır.
EKSTRAİNTESTİNAL BELİRTİLER NEDİR ?
ÜK ve CH temel olarak gastrointestinal sistemi (GİS) ilgilendiren hastalıklardır. İBH'ı ile iliÅŸki kurulabilen, baÅŸlıca iskelet, eklem, cilt, göz , vasküler gibi alanlarda ortaya çıkan bulgulara ekstraintestinal belirtiler (EİB) adı verilir. Bu bulgular hastalığın klinik aktivitesi ile iliÅŸkili olabileceÄŸi gibi, ondan tamamen bağımsız olabilir. Hatta örneÄŸin ÜK olgularında hastalıklı bölgenin ortadan kaldırılması (total kolektomi) hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkisiz ekstraintestinal bulguları (EİB) etkilemez. Hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkili olanlar (ör ; çevresel eklem bulguları vb.) temelde yatan hastalığın remisyona girmesi ile düzelir. Bazıları (ör ; primer sklerozan kolanjit gibi) barsak hastalığı ortaya çıkmadan yıllar önce geliÅŸebilir. KaraciÄŸer, safra yolları ve pankreas bezi gibi GİS ekleri de İBH seyri esnasında hastalığa katılabilir. İBH'nın klinik gidiÅŸi esnasında geliÅŸen safra taşı, genito-üriner bulgular, amiloidoz ve malabsorbsiyona baÄŸlı metabolik sonuçlar da bazı klinisyenlerce EİB olarak deÄŸerlendirilmektedir. EİB'ın varlığından söz etmek için, İBH tanısının kesin olması, steroid, 5-ASA türevleri, immunsupresan ilaçlara ait yan etkilerin iyi tanınması, Behçet, vaskülitler ve Yersinia, Campylobacter gibi sistemik belirtiler ortaya çıkrabilecek infeksiyon hastalıklarının elimine edilmesi gerekmektedir.
GeniÅŸ hasta serilerinde EİB toplam sıklığı % 25 - 36 arasında deÄŸiÅŸmektedir. Olguların ¼ 'ünde birden fazla (multipl) EİB bir arada olabilir. En sık karşılaşılan; eklem - cilt - göz üçlüsüne ait bulgulardır. EİB daha çok CH'da görülür. CH ile iliÅŸkili EİB kolon tutulumlu olgularda daha fazla rastlanır. Bu olguların yaklaşık % 20'sinde perianal hastalık mevcuttur.
EKSTRAİNTESTİNAL BULGULAR'ın NEDENİ
ÇeÅŸitli farklı mekanizmalarla EİB geliÅŸimini açıklanmaya çalışılmıştır. Bunlar ;
1. Bakteriyel antijenler ; İBH'da intestinal luminal antijenlere artmış bir geçirgenlik söz konusudur. İmmun sistem ile karşılaÅŸan bakteriler yada bakteriyel ürünler (lipopolisakkaridler, formile oligopeptidler, peptidoglikanlar) inflamatuvar bir reaksiyona yol açar. Bakteriyel yapılar ile ortak antijenik yapıları taşıyan biliyer aÄŸaç, sinovyum, cilt, göz gibi ekstraintestinal alanlara immunolojik reaksiyon geliÅŸir ve klinik tablolar ortaya çıkar. Belli genetik yükü taşıyan bireylerde daha spesifik EİB ortaya çıkabilir. ÖrneÄŸin HLA B 27 doku grubu taşıyan bireylerde aksiyal artropatiler ortaya çıkabilir.
2. "Cryoprotein"ler ; CH ve ÜK olgularında nekrotik cilt lezyonları bulunan olgularda saptanmıştır. Ancak diÄŸer EİB'da kriyoproteinler saptanamamıştır.
3. İmmun kompleksler ; Serum hastalığı bulguları ile EİB'ın benzerliÄŸi dikkate alındığında patogenezde immun komplekslerin rolü olabileceÄŸi düÅŸünülmüÅŸtür. Kolonik epitelde 40 kDA'luk bir antijenin komplemanı aktive etttiÄŸi bulunmuÅŸtur. Aktive olmuÅŸ kompleman komponentleri direkt hasar oluÅŸturmamasına karşın, nötrofil, mast hücresi gibi hücreleri ortama çekerek nonspesifik doku hasarı yaratırlar.
İBH'da EKSTRAİNTESTİNAL BULGULAR
Aktivite ile iliÅŸkisi kesin olanlar Genellikle aktivite ile iliÅŸkili
Periferal artropati Pyoderma gangrenosum
Eritema nodosum Anterior üveit
Episklerit
Ağızda aftöz ülserler
Yağlı karaciğer
Aktivite ile ilişkisiz Nadir EİB
Sacroileitis Perikardit
Ankilozan spondilit Sweet's sendromu
Primer sklerozan kolanjit
İSKELET SİSTEMİ BULGULARI
İBH'da en sık görülen EİB artrittir. Olguların % 20'sinde tesbit edilir. Kolitik, enteropatik artrit ve aksiyal artropati olmak üzere iki deÄŸiÅŸik biçimde bulunur.
Colitic arthritis , İBH'nın kolonu tutan formlarında (ÜK, granülomatöz kolit gibi) çok daha sık görülür. Genellikle büyük eklemlerin gezici artriti ÅŸeklindedir. En sık diz, dirsek, ayak bileÄŸi, kalça tutulur. Birden fazla eklem tutulabilir. Tutulan eklem aÄŸrılı, ÅŸiÅŸ, inflame görünümdedir. Genellikle genç eriÅŸkinlerde görülür. Cins ve hastalığın yaşı ile iliÅŸkisi yoktur. Ancak hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkilidir. Kendi kendini sınırlar, 6 --12 hafta sürer. Sekel bırakmadan iyileÅŸir. Cilt ve oküler lezyonlarla birlikteliÄŸi olabilir. Periferik artrit, iritis ve eritema nodosum triadı (üçlüsü) özellikle çocuklarda saptanır. İBH'nın tedavisi ile yakınmalar ortadan kalkar. Ancak yüksek doz steroid kullanan olgularda artrit semptomları ortaya çıkabilir. Bu olgularda steroid dozu azaldığında artrit semptomları ortadan kalkar.
Aksiyal artropatiler ; ankilozan spondilit ve izole sakroileit olmak üzere iki formdadır. Ankilozan spondilit İBH olgularının % 2 - 6 'sinde bulunur. BaÅŸka bir açıdan ifade edilir ise tüm ankilozan spondilitli hastaların % 10 - 20'sinde ÜK saptanır. Erkeklerde daha fazla görülür. Ancak kadınlar olguların % 40'ını oluÅŸturur. YavaÅŸ gidiÅŸlidir. Hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkisizdir. İBH'nın ortaya çıkışından yıllar önce tesbit edilebilir. Sırt aÄŸrısı, sabah tutukluÄŸu, siyalji, hareket kısıtlığı ve özel vucut postürü klinik bulgulardır. Aort kapağı yetersizliÄŸi ve A - V ileti bozuklukları görülür. HLA B27 doku grubu taşıyan hastalarda daha sık rastlanır.
İzole sakroileitis ; İBH olguların yaklaşık % 3'ünde görülür ve asemptomatik olabilir. Spondilartrite ilerlemez. HLA B27 doku grubu ile iliÅŸkisi yoktur. Aksiyal artropati tedavisinde ; ekzersiz programları, salisilatlar ve nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar yararlı olabilir.
Clubbing (çomak parmak), aÄŸrısız el ve ayak parmaklarının uç bölgelerinde çomaklaÅŸmadır. Genellikle baÅŸ parmaktan baÅŸlar,simetriktir. İBH'da hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkili olup, remisyon dönemlerinde geriler. CH ile daha fazla birliktelik gösterir.
Hipertrofik osteoartropati ; çomaklaÅŸma, periostosis, yeni kemik oluÅŸumu,sinovit ve otonomik disfonksiyon (avuç içi ve ayak tabanlarında terleme)ile giden bir tablodur. Ayrıca omurgada, ellerde, kollarda, bacaklarda künt aÄŸrı tabloya eÅŸlik eder.CH ile daha fazla birliktelik gösterir. Hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkilidir.
Osteoporoz ve osteomalasi ;Daha çok uzun süreli kortikosteroid kullanımı, hareketsizlik, sigara içilmesi, ince barsak hastalığı ve ince barsak rezeksiyonlarının sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle EİB'dan çok metabolik sonuç olarak kabul edilmelidir. Yaygınlığı hakkında tam bir rakam vermek olanaksızdır. Ayrıca postmanpozal dönemdeki kadınlarda östrojen düzeyinde azalmalarda osteopeni'ye katkıda bulunmaktadır. İBH'da daha çok kemiÄŸin miniralizasyon bozukluÄŸu yani osteoporoz görülür. Klinik bulgu olarak genellikle sırt aÄŸrısı, omurgada çökme kırıkları, kifozis ile kendini gösterir. İBH olgularının serum Ca++,fosfor, idrarda Ca++, alkalen fosfataz düzeyleri takip edilmeli, kemik mineral dansitogramları çekilmelidir. Tedavide ; hastanın yaÅŸam biçiminde deÄŸiÅŸiklik , ekzersiz önerileri, sigarayı bırakma, güneÅŸ ışığı ile daha fazla temas, postmanapoz dönemindeki kadınlara östrojen desteÄŸi gerekir. Ayrıca hastanın beslenmesini düzenlemek, kalsiyum,fosfor, K vitamini , florür desteÄŸi yapmak gereklidir.
CİLT ve MUKOZA BULGULARI
Oral lezyonlar ; aftöz stomatit en sık rastlanan EİB'dandır. Dilde, yumuÅŸak damakta, yanak mukozasında görülür. CH'da daha sık olup, hastalığın aktivitesi ile paralellik gösterir. Hastalık remisyona girdiÄŸinde silinirler. Bazen kortikosteroidli topikal ajanlar tedavide kullanılır.
CH olguların çok az bir bölümünde oral mukozanın granülomatöz tutulumu olabilir.Ancak çok nadirdir.
Dermatolojik bulgular ; İBH olgularımda 40'tan fazla cilt bulgusu bildirilmiÅŸtir. Eritema nodosum , pyoderma gangrenosum en sık görülen cilt bulgularıdır. Eritema multiforme, ekzema ve ürtiker daha az sıklıkla görülür.
Eritema nodosum ; Aslında eritema nodosum bir çok sistemik hastalık gidiÅŸinde ve ilaç kullanımı olarak belirmektedir. ÜK olgularının % 4'ünde , CH'nın % 15'inde saptanır. Çocuklarda en sık görülen ekstraintestinal bulgudur. Hastaklığın aktivitesi ile yakın iliÅŸkisi vardır, ama hastalığın ÅŸiddeti ile iliÅŸkisizdir. Bazen aktiviteden hemen önce saptanabilir. Genellikle periferik artropati ile birliktelik gösterir. Karekteristik olarak tibia ön bölgede bulunur. Ciltten kabarık , duyarlı,kırmızı renkte, birkaç cm boyutunda, günler içinde rengi solan, kahverengine dönerek kaybolan cilt lezyonudur. Histolojik olarak vaskülit ÅŸeklindedir. İBH'nın tedavisi ile ortadan kalkar. Özel bir tedavi gerektirmez.
Pyoderma gangrenosum ; ÜK 'te CH'na göre çok daha sık olarak tesbit edilir. Ancak çok sık EİB deÄŸildir, tüm kolon tutulumlu hastaların ancak %2'sinde görülür. Tesbit edilen olguların çoÄŸunda barsak hastalığı aktif olmasıkna raÄŸmen, aktivite ile tam bir iliÅŸki ortaya konamamıştır. Çünkü pyoderma gangrenosum kolektomi sonrası bile geliÅŸmektedir. Pyoderma genellikle uzun süreli barsak hastalığı olan olgularda saptanmaktadır. Travmaya açık bölgelerda daha sık geliÅŸmektedir. Alt ekstremitelerde, yüzde ve oral kavitede,özellikle alt dudakta kutanöz ülserasyon olarak baÅŸlar. Daha sonra geniÅŸler, derinleÅŸir, kenarları ilerler, ortası nekrotikleÅŸir ve infekte olur. Tedavide, topikal yada sistemik steroidler, immunsupresan ilaçlar kullanılabilir. Kolektomin'nin hastalık üzerine etkisi tam belli deÄŸildir.
Metastatik CH ; Ciltte nonkazeifiye granülomlar görülebilir. Bu lezyonlar eritematöz nodüller,plaklar ya da ülserler ÅŸeklinde görülebilir. Lezyonlar yüz,kollar,alt ekstremiteler, vulva da yerleÅŸebilir. Tedavisinde sistemik steroidlerden yararlanılır.
OKULER (GÖZ) BELİRTİLER
İBH'ında göz bulguları % 5 - 8 arasında tesbit edilmektedir. Hastalar gözde yabancı cisim hissi, aÄŸrı, ışığa duyarlılık,görme azalması ile hekime baÅŸvururlar. Taın direk inspeksiyon, yarık lamba muayenesi, fundoskopi, flourescence anjiografi ile koyulur. Çocuk yaÅŸ grubunda eriÅŸkinlere göre biraz daha sıktır (% 6.2). Çocuklarda daha çok CH ile iliÅŸkili ve kolon lokalizasyolu olgularda saptanır. Aktivite ile tutarlı bir iliÅŸkisi yoktur.
Episklerit ; daha çok CH'da ve % 3-4 oranında saptanır. Semptomlar genellikle hafif olup, gözde yanma,duyarlık ve kaşıntı hissi ile birliktedir. Hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkili olup, topikal steroidlere iyi yanıt verir.
Üveit ; çok daha ciddi bir belirtidir. % 0.5 - 3 arasında saptanır. Kolonik hastalığa öncülük edebilir, hastalığın aktivitesi ile iliÅŸkili olabilir. Artrit, stomatit ve eritema nodosum ile birlikte olabilir. Bazı hastalar belirtisiz olsa da baÅŸ aÄŸrısı,görmede bulanıklaÅŸma klinik bulgulardır. Yarık lamba ile muayenede ön kamarada inflamatuvar deÄŸiÅŸiklikler görülür. İBH'nın tedavisi, topikal steroidler ve skloplejikler ile tedavi edilir.
CH'da spesifik keratopati görülebilir. Ayrıca yaÄŸda eriyen vitaminlerden A vitamininin malabsorbsiyonuna baÄŸlı olarak gece körlüÄŸü, göz yaşı eksikliÄŸi, kronik steroid kullanımına baÄŸlı katarakt ve glukom saptanabilir.
BRONKOPULMONER BELİRTİLER
İBH ile iliÅŸkili pulmoner patolojiler son derece seyrektir. Sıklığı hakkında veri yoktur. ÜK olgularında CH'na göre daha sık saptanmıştır.
1. Fibrozing alveolitis ; daha çok 5-ASA kullanımı ile iliÅŸkilidir.
2. Pulmoner vaskülitis
3. CO2 diffüzyon kapasitersinde azalma en sık rastlanan patolojilerdir.
Literatürde iki olguda histopatolojik olarak pyoderma gangrenosum görüntülü pulmuoner bulgular saptanmıştır.
Hastalarda tedaviye yanıtsız kronik prodüktif , bazen kuru öksürük, dispne ve plöretik aÄŸrı saptanır. Pulmoner bulgular ile hastalığın aktivitesi arasında kesin bir iliÅŸki gösterilememiÅŸtir.
PERİKARDİT
Çok nadir olarak saptanır. 5- ASA, steriod kullanımı gereÄŸinde perikardiyosentez uygulanır.
VASKÜLER KOMPLİKASYONLAR
İBH olgularında hem arteriyal hem de venöz trombus riski artmıştır. Otopsi serilerinde % 39 gibi yüksek bir rakam bildirilmesine karşın klinik bulgu verel olgu sayısı % 1 - 3 oranındadır. Genellikle derin venöz trombus ya da pulmoner tromboembolizm bildirilmiÅŸtir. Genellikle CH'da ve aktif hastalık ile birliktedir. Serebrovasküler, koroner, mesenterik, periferik arteriyel ve venöz trombus saptanabilir.
İBH'da tromboembolik olaylara eÄŸilimi arttıran faktörler ; dehidratasyon, uzun süreli hareketsizlik yanında vaskülitik deÄŸiÅŸiklikler ve İBH'nın kendi doÄŸasından gelen deÄŸiÅŸikliklerdir. İBH'da aktif dönemde trombositoz geliÅŸmektedir. Ayrıca Antitrombin III, protein S gibi doÄŸal antikoagülanlar azalmakta, faktör V,VII ve VIII aktivitesi artmakta, bazı olgularda antifosfolipid antikorları pozitifleÅŸmektedir.
ÜROGENİTAL KOMPLİKASYONLAR
Genitoüriner komplikasyonlar arasında metabolik nedenli üriner trakt taÅŸları ve inflamatuvar komplikasyon olarak retroperitoneal abse, fibrozis ureteral obstrüksiyon ve fistül oluÅŸumu sayılabilir.
Nefrolitiasis ; Böbrek taşı CH'da % 6 - 18 gibi yüksek sıklıkta, özellikle ileal hastalığı olan ya da bu bölgesi rezeke olan olgularda görülür. ÜK olgularında böbrek taşı yaklaşık % 2 -3 sıklıkta görülür. Genellikle kalsiyum oksalat, daha az sıklıkls ürat taÅŸları saptanır. İnce barsak nedenli malbsorbsiyon kolona artmış serbest oksalat geliÅŸine neden olur. Özellikle inflame kolondan emilen oksalat böbrekte taÅŸlara neden olur.
Gastrointestinal sistemden büyük miktarda sıvı kaybı sonucu idrar asidifikasyonu artar ve ürat taÅŸlarına eÄŸilim ortaya çıkar. Ayrıca diyare, üriner Na atılımı azalması, Na emilim bozukluÄŸu, uzamış yatak istirahati,uzun süreli kortikosteroid kullanımı da taÅŸ geliÅŸimine katkıda bulunur.
Böbrek taÅŸlarından korumak için ; oral sıvı alımı teÅŸvik edilmeli, eÄŸer aşırı sıvı kaybına neden olan diyare var ise antidiyareikler kullanılmalı, üriner kanal infeksiyonları hemen tedavi edilmelidir.
İBH'da ayrıca renal amiloidoz, kronik interstisyel böbrek hastalığı, tartışmalı da olsa glomerulonefrit geliÅŸebileceÄŸi bildirilmiÅŸtir. Bunların bir kısmı hastalığın kronikliÄŸi ile iliÅŸkili iken bir bölümü de 5 - ASA gibi tedavide kullanılan ilaçlara baÄŸlı olabilir.
Obstrüktif ve inflamatuvar olaylar özellikle CH'da retroperitonu etkileyerek hidroüreter ve hidronefroza neden olmaktadır. Üreteral obstrüksiyon inflamatuvar olayın ortadan kalkması ile gerileyebilmektedir. EÄŸer persiste eden inflamatuvar bir proçes mevcut ise cerrahi giriÅŸim düÅŸünülebilir.
Mesane ve genital komplikasyonlar CH'da uzun yıllardır bilinmektedir. Hastalıklı barsak alanından direk fistülleÅŸme nedeniyle ortaya çıkar. İdrar sıklığında artma , idrar yanması, pnömatüri, fekal materyelin idrarla ya da vaginadan boÅŸalması ile kendini belli eder. Uterusun mekanik engelleyici etkisi nedeniyle mesane fistülü daha çok erkeklerde izlenmektedir. Tedavide , yoÄŸun antibiyotik kullanımı, antiinflamatuvar tedavi ve düzeltici cerrahi giriÅŸimler yapılmaktadır.